ALLAH’A NASIL ORTAK KOŞULUYOR 1

Tuhaf  olan  bir  durum  şudur ki,  insanlık  tarihi  boyunca  hemen  hiç  kimse,  Allah’a  ortak  koşacağım  diyerek  bilinçli  olarak  ortak  koşmamıştır.  Eğer  açık,  açık  bunu  yapsalar  idi,  insanların  büyük  bir  kısmı  bunun  farkına  varıp,  belki  insanların  çoğunluğu  böyle  sapmayacak  ve  Allah’a  ortak  koşmayacaklardı.  Ne  yazıktır ki,  her  ortak  koşan,  yaptığı  işi Allah  için  yaptığını  ve  Allah’ı  razı  etmek  için  yaptığını  zannederek  yapmaktadırlar.  Mesela  Mekkeliler  Melekleri  Allah’ın  kızları  yaparken,  bunu  sadece  Allah  için  yapmışlar,  yani  iyi  bir  niyetle  yapmışlar,  Hıristiyanlar  Hz.  İsa’yı  Allah’ın  oğlu  yaparken  yine  iyi  niyetle,  Allah  için  ve  Allah’ın  dinini  kendilerine  getireni,  Allah’ın  belirlediği  şekilde  değil de,  gereğinden  fazla  severek,  Allah’ın  kulu  ve  elçisi  olarak  sevmeleri  gereken  İsa  peygamberi  Allah’ın  oğlu  konumuna  getirmişlerdir.  Buradaki  her  iyi  niyet insanı  doğru  bir  iş  yaptığı  anlamına  götürmez,  ameller  niyetlere  göre  denir,  demek  ki  iyi  bir  niyet,  eğer  Allah’ın  emrine  uygun  değilse  buradan  hiç  amel/sevap  çıkmaz  aksine  günah  ve  şirk/ortak  koşmak  çıkar. Yine Cinleri  Allah’a  ortak  koşanlar  olmuş,  Cinlerin  kuvvetli  oldukları  ve  zarar  vereceğine  inandıkları  için  yapmışlardır.  Bu  gün  ne  yapılıyor,  Veli,  Evliya  denilen  kişilerin  Allah’a  yakın  oldukları  düşünülerek,  onlar  vasıtası  ile  Allah’a  yaklaşılacağı  zannediliyor.  Şeyhlerin,  güya  Allah’a  yakın  oldukları  zannedilip  onlar  vasıtasıyla  Allah’a  yakınlaşacakları  ve  günahlarının  affedileceği  inancından  dolayı  kutsanıp  onlara  teslim  olunmaktadırlar.  Tabi  bunların  hiçbirinin  İslam’la  ilgi  ve  alakası  olmadığı  gibi,  üstelik  şirk  ve  ortak  koşmanın  da  sinsice  yapılışıdır.

Eski  inanç  sistemleri  bugün  değişik  versiyonlarda  yapılıp  devam  ettiriliyor  ve  de ısrarla savunuluyor. Mesela Hıristiyanlar  ve Yahudiler  peygamberlerini,  Allah’ın  oğlu  olarak  inanıyorlar,  Allah  bunu  Kuran’da  açıklıyor  ve  yanlış  olduğunu  bize  gösteriyor.  Bizler de  Müslümanlar  olarak  bunun  yanlış  ve  şirk/otak  koşmak  olduğunu  biliyoruz  ve  diyoruz.  Ama  ne  yazıktır ki,  Müslümanlar  olarak,  bizler de  şeyhlere,  yatırlara,  türbelere,  veli,  evliyalara,  sultan,  kutup  ve  benzeri yaratılmış  nesnelere,  Mezhep,  tarikat,  cemaat  adı  altında  Allah’ın  bazı  vasıf  ve  sıfatlarını  onlarda  görerek, onlarda olağan  üstü  güç  var onlar  bizi  Allah’a  yaklaştıracaklar,  Allah’ın  yanında bizi  koruyacaklar,  kurtaracaklar  ve onların yüzü suyu, hatırı hürmetine, Allah duamızı kabul  edecek,  bizim  isteğimizi  verecek  diye inandırılmışlar ve inanılıyor, bu yanlıştır.

 

Allah’a  ortak  koşulurken,  müşrikler  şöyle  yapıyorlarmış,  veli,  evliyalarını,  kutsadıkları  yaratılmış,  canlı,  cansız  insanları,Allah’ın  yanında  Allah’a  yaklaştırıcılar  olarak  inanıyorlar,  Allah’ta  bunun  yanlış  olduğunu  açıklıyor.  39/Zümer  3,  “Dikkat  et: halis/bozulmamış/arı/duru/sade  (insan,  mezhep,  tarikat,  alim,  ulema  gibilerin  sözü  karışmamış)  din  yalnız  Allah’ındır.  O’nun  yanında  kendilerine  bir  takım  veli  edinenler,  bu  veliler  bizi  sadece  Allah’a  yaklaştırsınlar  diye  onları  aracı  koyuyoruz/kulluk  ediyoruz  derler.  Doğrusu  Allah,  ayrılığa/yanlışlığa  düştükleri  şeylerde  aralarında  hüküm  verecektir.  Şüphesiz  Allah,  yalancı  ve  inkarcı  kimseleri  doğru  yola  iletmez.”  Arap  müşrikleri  Allah’ın  Kuran’da  put  olarak  tanımladığı  o  zamanın  veli,  evliya  diye  güç  vehmettikleri,  Lat,  Menat,  Hubel, Uzze, Ved,  Suva,  Yeğus,  Yeük,  Nesr  gibi  hayır  seven  insanları  Allah’a  iyi  ibadet  etmek  ve  dualarının  bunlar  aracılığı  ve  yüzü  suyu  hürmetine  kabul  olacağına  inanıyorlardı.  Allah  bu  inancın  yanlış  olduğunu  ve  bunların  da  put  olduğunu  isimlendirdi.  Şöyle  uyardı,  50/Kaf  16, “Ant  olsun  insanı  Biz  yarattık  ve  nefsinin  kendisine  fısıldadıklarını  biliriz  ve  Biz  insana  şah  damarından  daha  yakınız.”  2/Bakara  186, “Kullarım  sana  Beni  sorduğunda  söyle  onlara  Ben  onlara  çok  yakınım,  Bana  dua  ettiği  vakit  dua  edenin  dileğine  karşılık  veririm.  O  halde  kullarımda  Benim  davetime  uysunlar  ve  bana  inansınlar ki,  doğru  yolu  bulsunlar.”  Allah  duanızı  direk  yalnız  Bana  edin,  Ben  duanıza  karşılık  veririm  demesine  rağmen,  arı,  duru,  insan  sözü  karışmamış  dini  devre  dışı  bırakılarak,  karma  yapılmış,  uydurulmuş/paralel  dinde ki,  inanç  sistemindeki  yapılan  yanlışlıklar  gibi, yanlış ortak  koşma  ve  şirk  inanışı devreye  konularak  aynı yanlışlık  yapılıyor.  nerede  yatır,  türbe,  veli  evliya  dedikleri  iyi  kimseleri  şeyhleri,  efendileri,  kutupları  gibiler  aracı  koyarak,  onların  huzuruna,  kabrine  gidilerek  dua  ediliyor  ve  şu  zaman  geldim  istedim  şu  işim  oldu,  şimdi de  şunu, şunu  isteyeceğim  deniyor.  Burada  Allah’a  dua  ediliyor doğru,  yanlış  olan  falan  yatır,  şeyh,  kutup,  efendi  gibileri  yüzü  suyu  hürmetine,  hatırına  Allah  duamızı  kabul  eder  denmesidir.  Allah  kimsenin  hatırına,  yüzü  suyu  hürmetine  dua  kabul  etmez,  iş  yapmaz,  bu  Peygamberleri de  olsa,  veli  evliyası da  olsa,  melekleri de  olsa  değişmez.  Allah,  doğru  aracısız  dua  yapanın  duasını  kabul  edeceğini  açıklarken,  sanki  benim  duamı  kabul  etme  dercesine  yanlış,  aracı  koyarak  dua  ediliyor  Allah’ta  bu  duaların  kabul  edilmeyeceğini  duyurdu.  Yanlışı  kim  yaptı,  zararı  kim  gördü,  kimin  duası  kabul  edilmedi, insan  bunun bile farkına  varamamakta  ve hala yapılmaktadır.

 

Her  ne  kadar  Allah’a  dua  edip  yalvarıyoruz  deseler de  ölülere,  yaşayan  insanlara  aracı  ve  şefaatçi  olarak  inanıyorlar  ve  bu  hareketleri  tevhit  inancına  aykırı  oluyor.  19/Meryem  81, “Onlar/insanlar,  kendilerine  bir  itibar  ve  kuvvet  vesilesi  olsun  diye  Allah’ın  yanında  başka  alt  tanrılar  edindiler.”  Ayette  belirtilen alt  tanrılar, şefaatçi  ve yüzü suyu hürmetine, hatırlarına inanılan  aracılardır.  Allah  bunu  kabul  etmiyor,  direk  ve  yalnız  benden  dua  ve  istekte  bulunun  diyor.  Yine  46/Ahkaf  28,  “Allah’ın  yanında  kendilerine  yakınlık/aracı  sağlamak  için  tanrı  edindikleri  şeyler,  kendilerine  yardım  etselerdi ya,  hayır  onları  bırakıp  gideceklerdir.  Bu  onların  yalanı  ve  uydurup  durdukları  şeylerdir.”  Ayetler   Allah’a  yaklaştırıcı  olarak  inandıkları  veli,  evliya,  şeyh,  yatır,  türbe  ve  Salih  olarak  inanılan  insan  ve  diğer  yaratılan nesneleri put olarak açıklıyor ve onların hiçbir faydasının  olmayacağını  boş  ve  manasız  bir  kuruntu  olduğuna  dikkat  çekip  insanlığı  ikazla  uyarıyor.  43/Zuhruf  15, “Ama  onlar/insanlar  Allah’ın  kullarından  bir  kısmını  Allah’ın  bir  cüzü  kıldılar. Gerçekten  insan apaçık  bir nankördür.” Allah’ın  cüzü demek  Allah’ın  yetkilerinin  bazıları  bunlarda  var  demektir,  yani  bunlar  hatırlı  kişiler,  bunların  ağırlığı  var  Allah  bunları  reddetmez  diye  inanılan  kişilerdir.  9/Tövbe   113,  “Allah’ın  emrine  teslim  olmayıp  cehennem  ehli  oldukları  açıkça  belli  olduktan  sonra,  akraba  dahi  olsalar  Allah’a  ortak  koşanlar  için  af  dilemek  ne  peygambere  yaraşır  ne de  insanlara.”       9/Tövbe  80, “ Ey  Muhammed  onlar  için  ister  af  dil  ister  dileme,  onlar  için  yetmiş  kez  af  dilesen de  Allah  onları  asla  affetmeyecektir.  Bu  onların  Allah  ve  resulünün  emirlerine  uymamalarından  dolayıdır.  Allah  fasıklar  topluluğunu  hidayete  erdirmez.”  63/Münafıkun  6, “Onlara  mağfiret  dilesen de, dilemesen de birdir, Allah  onları  kesinlikle  bağışlamayacaktır.  Çünkü  Allah,  yoldan  çıkmış  topluluğu  doğru  yola  iletmez.”  Ayetlerden anlaşılan şüreka kelimesi, şirk  ve  ortak  koşanlar  olarak,  bu  dünyada  sözlerine  uyup  dinledikleri/taptıkları  olarak  açıklanıyor,  canlı  veya  ölmüş  hatırlı  peygamberler,  veli,  evliya,  şeyh,  yatır  gibilerdir.  Allah  peygamberlerine  bile  böyle  bir  yetki  vermemiştir,  ayetler  Kuran’da,  daha  direnip,  mazeret  aramanın  veya  zorlamanın  anlamı  nedir  acaba?  9/Tövbe  31, “Yahudiler  Allah  ile birlikte bilginlerini, hahamlarını  Hıristiyanlar da  rahiplerini  ve  Meryem  oğlu  Mesih/İsa’yı  rabler  edindiler.  Halbuki,  onlara  ancak  tek  Allah’a  kulluk  etmeleri  emir  olundu.  Allah’tan  başka  tanrı/sözü  dinlenen/emrine  uyulan  yoktur,  Allah  bunların  ortak  koştukları  şeylerden  uzaktır.”  Allah  bizleri  bu  ayetlerle  korumak  istiyor.

 

 

İnsanların,  kutsadıkları  insan  ve  diğer  nesneleri  tanrı  edinip  edinmediklerini   bir  daha  sorgulamaları  gerekiyor.  Sayı  ile  tapınmanın,  aşırı  sevmenin,  kul  köle  olmanın,   Allah’ın  emirlerini  yaparken  yanında,  mezhep,  tarikat,  şeyh,  cemaat  gibilerin  sözlerini de  dinmiş  gibi  zannedip  karma  bir  din  anlayışı  oluşturulursa,  yani  hem  Allah’ın  emirlerini,  hem de  yanında  diğer  kişilerin  sözlerini  din edinip,  bu  Kuran’da  yok,  demek ki  bunlar  bizim  için  din  değil  denmesi  gerekirken,  Allah’ın  emri  ve  sözü  dindir,  din  yalnız  Allah’ındır,  diğer  insanların,  mezheplerin,  tarikat  ve  cemaatlerin  sözleri    din  değildir  sadece  zamana  göre  görüştür  diye  inanılması  gerekir.  Allah’ın  emri  ve  sözü  dışında, kim olursa  olsun,  peygamberler,  melekler,  veli,  evliya, mezhep,  tarikat,  şeyh,  alim,  ulema  bunların  sözleri  görüşleri  doğruda  olsa  din  değildir,  eğer  din  diye inanılır  ve  hayatında  uygulanırsa  işte  şirk  ve  ortak  koşmak  olur,  Allah  bunu  kabul  etmiyor  ve  gücümü,  hakimiyetimi,  din  koyma  yetkimi  kimse  ile  paylaşmam  diyor.  Onun  için  Allah  bu  yetkisini,  peygamberlere,  meleklere,  mezheplere, tarikat  ve  cemaatlere,  alim,  ulemaya  vermemiş  ve  verenleri  din  zanneden  ve  inananları  şirk  ve  ortak  koşanlar  olarak  açıklamıştır.  Allah  dinimi  sonlandırdım, tamamladım  ve Benim  sözlerimi  değiştirecek  kimse  yoktur diye  açıklıyor,  bizde  hayır  Allah’ım,  peygamberlerimizin,  mezheplerimizin, tarikatlarımızın,  şeyhimizin,  alimlerimizin  de  şu  sözleri  var  bunlara da  uyalım  demeye  getiriyoruz  ve  Allah’ı  unutan,  cahil,  bir şey  bilmeyen  konumuna  getirmiş  oluyoruz ki,  bundan  ve  benzeri  şeylerden  şirk  ve  ortak  koşmuş  oluyoruz.                            16/Nahl  51, “Allah  buyurdu ki,  iki  tanrı  edinmeyin,  O  ancak  bir  tek  tanrıdır,  o  halde  yalnız  Benden  korkun.” 16/Nahl  52,  “Göklerde  ve  yerde  ne  varsa  Allah’ındır  din de  yalnız  Allah’ındır.  O  halde  Allah’tan  başkalarından mı  korkuyorsunuz.”  Dinin  tek  sahibi  Allah’tır,  din  adına  tek  hüküm  koyucu  yine  Allah’tır,  Allah  mesajlarını  insanlığa  Kuran  vasıtası  ile eksiksiz, çelişkisiz,  ayrıntılı,  açıklayıcı  olarak  tamamlamıştır.  Kuranı  insanlara  ilk  ileten,  yanında  bulunan  Müslümanları toparlayıp  öğütleyen,  kendiside  yalnız  Kuran’a  uyup  başka  hiç  bir  şeyi  kabul  etmeyen  peygamberimiz,  Kuran  dışında  hiç  bir  hadis  veya  başka  bir  şey öğretmemiş  ve yazdırmamıştır.  Peygamberimizde,  dinin  kurallarını,  Kurandan  öğrenmiştir.   42/Şura  52, “ İşte  böylece  sana da  emrimizle  Kuran’ı  vahiy ettik,Sen  kitap  nedir,  iman  nedir  bilmezdin…”  bakın  21/Enbiya  45, “De ki: Ben sadece vahiy ile  sizi  ikaz  ediyorum,  fakat,  sağır  olanlar, ikaz  edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar.” 6/Enam 50, 10/Yunus 109

 

 

 

İnsanlar,  kutsadıkları canlı  ve  cansız  varlıkları  neden  Allah’a  şirk  ve  ortak  koşarlar  bu  sorunun  cevabını  Allah  yunus  suresinde  şu  şekilde  açıklıyor.  10/Yunus  18, “İnsanlar  Allah’ın  yanında  kendilerine  ne  fayda  ne de  zarar  verebilecekleri  şeylere  tapıyorlar  ve  bunlar  Allah  katında  bizim  şefaatçilerimizdir  diyorlar.  De ki:  Siz  Allah’a  göklerde  ve  yerde sanki  bilemeyeceği  bir  şeyi mi  haber  veriyorsunuz?  Haşa Allah,  onların  ortak  koştuklarından  uzak  ve  yücedir.”   39/Zümer  43, “Yoksa  insanlar  Allah’ın  yanında  başka  şefaatçiler mi  edindiler?  De ki:  onlar  hiçbir  şeye  güç  yetiremezler  ve  akıl  erdiremezlerse de mi  şefaatçi  edineceksiniz? “  39/Zümer  44,  “De ki: parça  değil, bütün  şefaat  Allah’ındır,  göklerin  ve  yerin  hükümranlığı  Allah’ındır,  sonra  O’na  döndürüleceksiniz.”  Yani  Allah’ın  şefaate izin vermediği hiç kimseden şefaat beklenilmez, yok aksine peygamber,  velimiz,  evliyamız,  yatır  ve  türbedekiler,  şeyhimiz,  sultanımız  falan,  filan  şefaat  edecek  diye  inandığımız  zaman  Allah’a  ortak  koşmuş  oluyoruz.  Bu  ve  benzeri  ayetler sadece  geçmişteki  insanların  durumunu  anlatmıyor  ve  zamanımızda  bize,  bizden  sonraya da  uyarıda  bulunuyor.  Allah  ile  sahte  tanrılar  arasında  yetki  bölüşümü  yapmak  şirk ve  ortak  koşma  aynı  zamanda da  bilgi  kirliliğidir.  İbadetlerde  niyet  parçalanamadığı  gibi  hem  Allah’a,  hem  de  başkalarına  inanılıp  ibadet  olmaz.  Bunu  ben  demiyorum,  şirk  ve  ortak  koşmayı  Allah  belirliyor  ve  bunlar  şirk  ve  ortak  koşmaktır  buyuruyor.  Şirk  ve  ortak  koşmak  Allah’ı  açıktan  inkar  etmek  değildir,  Allah’a  inanacak,  anca  iman  ve  amel  konusunda,  Allah’ın  hüküm  koyma,  din  koyma,  hükümranlık,  hakim  olma,  her yerde  olma,  kaybı  bilme  ve  benzeri  Allaha  ait  olan  yetkileri  Allah  dışında  kim  olursa  olsun  buda  yapar,  bunda da  bulunur,  bunun  söylediği de  dindir,  şu hadise  göre  böyledir,  şu mezhebe  göre  şöyledir, falan  tarikatta  bu  şu  şekildedir,  şu  alim  şunu  demiştir  gibi  Allah’ın  yetkilerini  bunlar  gibilerde  görmek  şirk  ve ortak  koşmaktır.  33/Ahzab  67, “Ey  Rabbimiz,  biz  önderlerimize,  büyüklerimize  uyduk da  onlar  bizi  yoldan  saptırdılar  derler.”  42  Şura  6, “Allah’ın  yanında  başka evliya edinenleri, Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.”  42/Şura  9, “Yoksa  onlar  Allah’ta  başka  evliyalar mı  edindiler,  halbuki  veli  yalnız  Allah’tır, O ölüleri  diriltir ve her şeye  kadirdir.” 29/Ankebut  41,”Allah’ın  yanında  evliya  edinenlerin  durumu,  örümceğin  durumu  gibidir.  Örümcek  bir  yuva  edinir,  halbuki  yuvaların  en  çürüğü  şüphesiz  örümcek  yuvasıdır,  keşke bilselerdi.” Allah dışında başkalarından destek beklemek ortak koşmaktır.  #köşe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.