DİNDE ÖLÇÜ VE SINIR 5

Fakat hakkı olmadan bir mala el koyan kişi hep yiyen, ama hiç doymayan birine benzer.” (İbni Mece fiten 18)
Hz. Peygamber insanları kine, hasede, kavgaya, nefete, kan döküp, can almaya sevk edecek iç felaketleri hatırla-tarak uyarıyor. Hadis, sünnet çığlığı atanlar bunları niçin görmezler acaba? Şunu demiyoruz mal, mülk, servet neymiş. Elbette dünyanın en zengini müminler olacak, ama mala, mülke, servete, imkâna, adaletsizliğe, şımarıklığa, kendini beğenmişliğe, makama kul olmamalı, onları geçici imtihan aracı bilip onları ilahlaştırmamalı. Bunlar İslam’a göre kötü yönde kullanılırsa şirk ve zulüm olur, iyi yönde kullanılırsa ibadet ve sevap olur.
Bizleri müminleri Firavunlardan, Karundan, Ebu Cehilden, Nemruttan ayıran özelliği iyi tanıyıp, çok iyi ayırmamız gerekiyor. Bunların yolundan ayrılıp, Allah’ın arı duru, tertemiz, saf, sade, doğru olan İslam yoluna, Kur’an çizgisine ve sınırına uyalım. Bizleri müminleri uyutan, morfinleyenlere şunu demeyelim. “Yahu sen adamın ne kazanıp ne yediğine bakma besmele çekiyor mu?” Helal olmayan yiyeceğe besmele çekilmez, çekse ne olacak ki? Riya olur, gösteriş olur, günah katmerlenir. Allah’ı aldatmış olursunuz. Malları amacı dışında kullanarak şımarmanın sonu insanı şirke götürür.
“Gümüş, ev, altın, paranın, kadifenin, süslü giysile-rin kulu kölesi olan yüzükoyun yere çakılıp gebersin! Yüzükoyun yere çakılsın da yerlerde sürünsün! Vücudu-nun her yanına dikenler batsın da o dikenleri çıkartmasın! O öyle biridir ki, bir şeyler verildiğinde hoşnut olur bir şey verilmediği zaman ise asla vefa göstermez.” (Buhara Cihad 70 İbni Mace Zühd 8)
Birinci derecede sorumlular. Kamuya ait kul hakkı olan çeşitli mal ve nimetleri kurdukları haram tezgâhlarıyla yiyenler ve insanlara ulaştırmayanlar firavunlaşanlardır.
İkinci sırada olanlar, büyük vurgun yerine hayatta kalmak için firavun takımından arta kalan sus payıyla yetinenlerdir. Bir de gerekçe üretirler; bundan iyi yöneten olur mu, oylar bölünmesin, istikrarsızlık olmasın sözleri ile çocuklarının geleceğini satarlar, imanlarını ve vicdanlarını kaybederler, haberleri olmaz, çünkü güdülüyorlar, çünkü hakları ellerinden alınıyor. Haklarından çaldıklarından az bir parçayı, ses çıkartmayın diye geri verirler, buna akılları ermez, çözemezler. Şunu düşünemezler belki gelecek iktidar bundan daha iyi hizmet edebilir diyemiyorlar. Çünkü şartlandırılmışlardır. Bir şeye şartlı yaklaşmak zan olur, zan da gerçeği ifade etmez.
İşin garib bir tarafını sizlerle paylaşayım. Belki sizler de karşılaşmış olabilirsiniz. Dini bütün diye halk arasında bilinen bazı kişilerle konuşup tartışıyoruz. Şöyle diyorlar savaş olsa ilk silah sıkacağım askerdir veya Türkiye darulharp, darulharp de her şey mübah, helal, günah değil, çünkü şeriatla idare edilmeyen yerde helal, haram olmaz deniliyor. İnsan şöyle düşünüyor. Acaba yapılan kamu ve kul hakları hırsızlıkları bundan dolayı mı yapılıyor? Din adına veya dini bütün gibi gözüküp, yapılan çeşitli dernek ve vakıfların yaptıkları iddia edilenler bu anlayışla mı yapılıyor? Bunun ne Allah’ın gönderdiği Kur’an da ne de Peygamberin hayatında yeri vardır.
“İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve vahye dayanan aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde, sırf Allah hakkında saptırmaya kalkarlar. Onun için dünyada bir rezillik vardır. Kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız.” (22/Hac 8-9)
Şimdi bakınız bu ayet ve hadisler de neye dikkat çekiliyor! Kamuya ait olan hak ve imkânların fakire, fukaraya, dul, yetime yani gitmesi ulaşması gereken yere verilmemesidir. Bunu vermeyenler var tamam, ama bu işi sadece fiili olarak yapmak, yemekle bitmiyor. Bu yiyen ve vermeyenlere engel olmak da halkın görevi. Ben yapmadım, yemedim, çalmadım, benim haberim yok diyemez. Çünkü olanlar ortada, sağır sultan duymuştur. Yoksa neden yapmadığım şeyden sorumlu olacakmışım diyemezler. Farz edelim ki, bir iktidar bu işi savsakladı, üstüne gitmedi. Halk oy gücüyle iktidarı değiştirip bu hakkı soracak, yetkiyi bulacak, iktidar getirecek, yoksa onlar da sorumlu ve vebaldedirler.
Şöyle sorularla karşılaşırız. Çalanlardan korktunuz mu? Şerlerinden, baskılarından, çalanların yargılanması ve hesap vermeleri için ne yaptınız, gayretiniz oldu mu? Çalanlara sessiz kalarak destek oldunuz. Canım bana ne herkes yiyor, biraz da onlar yesin mi dediniz.
“Allah’ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana kitabı hak ile indirdik.

#kemalyavuz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.