MÜMİN VE MÜŞRİK ARASINDAKİ FARK NEDİR?-2
Hz. Muhammed’e itirazlar, 34/ Sebe 43. “ …Bu sizi atalarımızın kulluk etmekte olduğumuz şeylerden alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir.” Ayetler bunlar, Peygamberlere itirazlar da bunlar, şimdi kim, kimin kafasını karıştırmış oluyor, onlara göre Peygamberler, onların kafasını karıştırıp fitne çıkartmış oluyorlar, ama Allah’a göre bu sözler ve davranışlar doğru değildir. O zaman bu ayetler ışığında kendimizi düzelteceğimiz yerde, düşünmeden hala atalarımızın, büyüklerimizin, alimlerimizin, şeyhlerimizin dediğine aldanıp ille de bunların dediği doğru mantığı ile hareket edip, Allah’ın gerçek dinine kendimizi kapatıp ve kendimize yazık ediyoruz. 71/ Nuh 13. “ Size ne oluyor ki, Allah’a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz.” İnsanlar, Allah’ın rızasını kazanmak yerine, insanların, toplumların dışlamasından korkuyorlar. Bugünkü sıkıntı doğru ile yanlışın ve yalanın ayırt edilemeyişindendir.
Ne yazıktır ki tarih şöyle bir olayı insanlığın önüne koymuştur. İnsanlar yaşayışları boyunca Allah’a şirk koşmuşlar, bu şirk koşmada açık,açık şirk koşuyorum dememişlerdir. Eğer açıktan şirk koşulsa idi bu bir çok insan tarafından hemen fark edilir ve yanlışlık ortaya çıkardı. Her ortak koşan, yaptığı işi Allah için yapıyorum ve bu şirk değildir diyorlar ve Allah’ı razı etmek için yapıyoruz diyorlar. Eğer bu görüş doğru olsaydı, Allah tamam bu yaptığınız doğru devam edin der ve ne kitap gönderir, ne Peygamber gönderir, ne de akıl diye bir nimeti verirdi, yaptığınız zaten doğru derdi. Ama yapılan bu işte bir yanlışlık var ki, Allah insanlığı kitabı ve peygamberiyle uyarıyor ve aklınızı kullanarak bu yanlışlıktan vazgeçin diyor.
Her peygamber tevhit dini ile gelmiştir ve peygamberlere inandığını iddia edenler tarafından tevhit akidesini bozmuşlardır. Tarih bunun ispatı ile doludur, Kuran’da tarihe ışık tutan bu yanlışlıkların uyarı ayetleriyle insanların uyarılmasını sağlıyor. 9/ Tövbe 30. “ Yahudiler, Üzeyir Allah’ın oğludur dediler, Hıristiyanlar da, Mesih (İSA) Allah’ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. Sözlerini daha önce kafir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah, onları kahretsin, nasıl da haktan batıla döndürülüyorlar.” 9/ Tövbe 31. “ Yahudiler Allah’ın yanında bilginlerini ( hahamlarını) Hıristiyanlar da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i ( İsa’yı ) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emir olundu. Allah’tan başka ilah yoktur, Allah onların ortak koştukları şeylerden uzaktır.”
Allah, ayette Yahudilerin ve Hıristiyanların yaptıklarının yanlış olduğunu, söylemelerinin de doğru olmadığını yani geveliyorlar diye terslediğini, önceden de böyle yapan geçmiş milletler olduğunu ve yanlışlıklarının öncekilerle benzeştiğini ve doğrudan haktan nasıl döndürüldüklerini açıklıyor. Yine Yahudilerin, peygamberleri Üzeyir (a.s)ı Hıristiyanların da peygamberleri İsa (a.s)ı ve din büyükleri, dini lider dedikleri haham, papazları ve rahiplerini Allah’a inanıp, Allah’ın yanında, Allah’a yaklaştırıcı, şefaat edip günahlarından kurtaracaklarını, yapıkları ibadet, dua ve hayırlarının onlar hatırına, onların yüzü suyu hürmetine kabul olacağına inanarak güya Allah’ı razı ettiklerini düşünerek yapıyorlar. Allah’ta bunların yanlış olduğunu bu ve benzeri ayetlerle uyararak, bakın bunlar yanlış yaptılar, sizde bunlar gibi yaparsanız şirke düşüp ortak koşmuş olursunuz diye uyarıyor. Ama insanlar bu uyarıdan ders almıyorlar ve şirke devam ediyorlar.
Aynı hataya Mekkeli müşrikler de düşerek Melekleri Allah’ın kızları diyorlar ve Lat, Uzza, Menat, Ved, Suva, Yeğus, Yeük ve Nesr gibi kavimlerinin din büyüğü ve hatırı sayılır kişileri Allah’a yaklaşmak için aracı, şefaatçi, yüzü suyu hürmetine ibadetlerinin, dualarının ve diğer yaptıkları amellerinin onlar sayesinde Allah kabul edecek diyerek inanıp yapıyorlardı. Allah bu hareketin doğru olmadığını ayetleri ile açıklayıp uyarıyor ve sakın siz bu yanlışlığa düşmeyin diye, kitabı ve peygamberiyle uyarıyor.