PEYGAMBER, ELÇİ, NEBİ ve RESUL

Peygamber, Elçi, Nebi, Resul: Ayrı, ayrı tarif ve anlamları vardır, ama ortak anlamları şudur. Peygamberin, kendisinde bulunmayan, kendisine ait olmayan, bilmediği, dinin emir ve hükümlerini, Allah’tan alıp, eksiltmeden ve fazlalaştırıp ek yapmadan, olduğu gibi, insanlara duyurup, tebliğ edendir. 5/ Maide 67. “Ey Resul! Rabbin den sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan Allah’ın elçiliğini yapmamış olursun.” Yine 16 / Nahl 35 “Peygamber’in üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşer mi?” 5/ Maide 99. “Resul’e düşen vazife sadece tebliğdir duyurmaktır.” Peygamber’i, Elçi’yi, Nebi’yi ve Resul’ü en iyi bilip öğreneceğimiz tek kaynak Allah’ın kitabı Kuran’dır. Çünkü O’nu peygamber olarak atayan Allah’tır. Bir kişiyi bir makama göreve atayan yetkili, o kişinin şahsiyetini, meziyetlerini, varsa zaaflarını daha iyi bilir ve görev alanını, yükümlülüklerini, yetkilerini o yetkili belirler. Atayan Allah, atananda peygamber’dir. Nasıl ki, bize Kuran’ı Hz. Peygamber öğretmişse, Hz. Peygamberi de, bize, Allah Kuran da öğretmektedir. Kuran olmadan Hz. Peygamberi anlamak mümkün değildir. Bu etle tırnak gibi birbirinden ayrılamaz konudur, aksini düşünmek, yanlış ve eksik bilgilenmek demektir. O zaman doğru bilgiyi Allah’ın Kitap’ı Kuran’dan öğreneceğiz. 24/ Nur 54. “De ki: Allah’a itaat edin, Peygamber’e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber’in sorumluluğu kendisine yüklenen tebliğ görevini yapmak, sizin sorumluluğunuz da size yüklenen görevleri yerine getirmenizdir. Eğer O’na itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber’e düşen görev, sadece açık, seçik tebliğ yani duyurmaktır.” Yine 5/ Maide 67, 99. Ve 16/ Nahl 35. 29/ Ankebut 18. 35/ Fatır 23. “ Sen sadece bir uyarıcısın.” Yine 35/ Fatır 24. 38/ Sad 65,70. gibi. Zaten Kuran’a uyan Peygamber’e de uymuş olur. 21/ Enbiya 45. “De ki: Ben sizi ancak Allah’ın vahyi ile uyarıyorum.” 6/ Enam 19. “Bu Kuran, bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu. Onlara, ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda Bizimle karşılaşmayı ummayanlar derler ki, bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir derler. De ki: Benim O’nu kendiliğimden değiştirmem asla mümkün değildir. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, büyük günün kıyametin azabından korkarım.” Ayetler, peygamber’in, açıkladığı ve uyduğunun, Allah’ın vahyi Kuran olduğunu bize açıklıyor. Dikkat edilirse inanmayanların istemeyip, reddettikleri ve değiştirilmesini istedikleri yine Allah’ın vahyi Kuran’dır. Demek ki, Peygamber’in vazifesi kendisine vahiy olunan Kuran’ı, insanlara eksiksiz ve fazlasız aldığı gibi tebliğ edip duyurmaktır. Yani Peygamber’e uymak, Kuran’a uymak ve Kuran’a uymak ta Peygamber’e uymaktır. Ayetler yine Peygamber’imizi ve biz i Kuran’a uymayı ve başka kaynaklara uymamamızı açıklıyor. Allah, eğer Kuran dışında başka uyulması gereken vahiyler ve kaynak olsaydı, onları da belirtir ve uymamızı açıklardı. Hadisler, dinin kaynağından olsaydı, hadisçiler aralarında tartışmaz ve birinin aldığı hadisi, diğeri almıyorum demezdi. Bu inceliği iyi kavramamız gerekir. 5/ Maide 49. “ Sende onlara, Allah’ın indirdiği Kuran’la, Din ile hükmet.” Maide 49. Ayetten anlaşıldığı gibi, Peygamber de sadece kendisine Allah tarafından vahiy edilen Kuran’la hüküm veriyor. 53/ Necm 3. “ Peygamber arzusuna göre de konuşmaz.” 6/ Enam 50. “ De ki: Ben size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Ben gayıpı da bilmem. Size ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahiy olunan Kuran’a uyarım.” Yine 11/ Hud 31.

#kemalyavuz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.