ŞAHİN İÇİN…

Neden mi yazıyorum?

Çünkü resimler, sadece fotoğraf makinesiyle çekilmez de ondan…

Bir gün geriye dönüp, sadece fotoğraflarıma bakmamak için… Benim beynimin fotoğrafıdır yazdıklarım… Ellerim tuşlara değiyor ya şimdi, bu anı mühürlüyorum klavyemle. İleride okuyup, ah edeceğim, vah edeceğim.

Tarihle meşgulüm şu sıralar. Bugünden, geçmişi dikizliyorum. Bir nevi röntgen ama kınanmayacak şekilde. Çünkü çizimler, yazıtlar çok yorumsuz bakıyorlar bana oradan, çünkü herkes yapabilir bunu. Tarih adaletli. İsteyene açık.

Şahindim ben, zamanlar üstünde uçardım. Bir yaralı ceylan yavrusunu izlerdim yukarıdan. Yaraları iflahsızdı, savunmasızdı, kangrendi. Martıya balık neyse, bana da oydu bu ceylan. Maralım… Onulmaz yaralım…

Şahindim ben, açtım ama onurluydum. Ceylan yavrusuyla dost oldum önce… Sonra sevgili… Gıdamız, suyumuz, yuvamız ayrıydı ama yanına indim. Sevdim türküler dolusu, gazeller dolusu bu ceylanı. Onun kanatları yoktu. Uçuşu yoktu. Benim dört ayağım yoktu. Koşuşum yoktu. İmkansıza uçup koşacaktık.

Şahindim ben, keskin gözlüydüm. Gözyaşlarım da keskindi. Ne kadar uğraşsam onu üzmemek için, yine gözümden düşen her damla ceylanın gözüne düşerdi.

Şahin için ceylan nedir? Ceylan neler ister şahin için? Şahin için…

Ben şimdi şahin değilim. Bir gün bir deli rüzgar eser de, şahinler güvercin olur, kumrulaşır. Ceylanlar sözlerini tutmazlarmış. Gözleri kadar güzel olmazmış sözleri. Şahinler kumrulaşınca, ceylanlar unuturmuş.

Ben şimdi şahinim. Kör bir şahinim. Bakmadan uçan bir şahinim. Dünyada tek şahinim ben. Aklımda bir ceylanın hayali… Ben şimdi son şahinim.

Ben şimdi şahin değilim. Ben son şahin değilim. Ben kumrulaşmışım. Gökte bir şahin var şimdi ve o ben değilim. Şarkılar, türküler, şiirler o şahine şimdi. Tüm parçalar ona. Hoş geldin şahin…

Tarihle meşgulüm şu sıralar. Saç telleriyle, kafataslarıyla, antropolojiyle meşgulüm. Yok olmuş kavimlerle yoruyorum kafamı, yokoluş sebepleriyle. Sebep-sonuç ilişkisiymiş her şeyin aslı. Güneşe tapanlar gitmişler. Diğer bilimler de tarihe yardımcı olurlarmış.

Dünyayı kazarak merkezine ulaşacağım sonra. Şu tarihi bir bitireyim de. Yanardağ belgesellerini bir bitireyim de. O kızıl akışkanlarla kayıp gitmeyi bir bitireyim de. Buzullar erisin, yükselsin sular, denizler coşsun, ayak basacak kara kalmasın da bir, o zaman ineceğim merkeze.

Rüyalarımdan bir çekilsin tsunamiler, zihnim bir kurusun da… Gösyaşlarım bir kurusun da… Yüzüm bir durulsun da…

Neden mi yazıyorum? Şahin için… Neden mi istiyorum? Şahin için… Neden mi gizlemiyorum yaralarımı? Çünkü kan grubum ceylanınkiyle aynı. Yaralarımız aynı gruptan. Olaydı bir yavrumuz, kanımız bile uyuşurdu.

Neden mi yazıyorum? Unutmayayım diye… Gözlerim artık kumru gözü olsa da, şahin yüreği bendeki. Gözlerimdeki ceylan yavrusu siluetine, yüreğimi yediriyorum içimden. Çünkü o ceylanın yüreği, yapışığındaki yüreğimin… Yesin de bitirsin beni diye… Yaralarına yarasın diye… O ceylan gayedir, süslüdür o ceylan… Süslenmeden de süslüdür o…

Neden mi yazıyorum? Şahin için… Neden mi bitiyorum? Şahin için… Neden mi susuyorum, uçuyorum, koşuyorum?

Hayır, işte, artık duruyorum…

Duruyorum…

Yaralarımı, yaralarını unutuyorum…

Ölüyorum işte…

Şahin için…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.