SORU- CEVAP -45-

 

 

 

 

 

 

Aşırı yüceltmelerin ve ilahlaştırmaların
temelinde yatan zaafı Allah ayetlerde
ne güzel açıklayarak bizleri uyarıyor.
Şuna da çok dikkat edilmelidir. Gerek
peygamberleri gerekse Hz. Peygamberimiz
Muhammed (A.S)ı olması gereken
sıfatlarla tanımalıyız. Peygamberleri ve
bizim Peygamberimizi, Yahudilerin ve
Hıristiyanların, peygamber anlayışı gibi
yüceltip ilahlaştıramayız. Bu anlayış
peygamberleri veya Peygamberimizi
devmek ve saygı duymanın ötesinde
ilahlaştırmak olur.
Ayetler Hz. Peygamberimize şu emrin
verildiğini açıkça ortaya koyuyor.
1) Allah’ın hazineleri benim elimde
değildir.
“Ben size Allah’ın hazineleri benim
yanımdadır demiyorum. Gaybıda bilmem.
Ben bir meleğim de demiyorum.”
6/Enam, 50 – 11/Hud, 31
2) Ben gaybıda bilmem, 3) Ben melek
değilim. Bu iki ayet bunların cevabını
veriyor.
4) Peygamber ve bizim Peygamberimiz
sadece kendilerine vahyedilene
uyar ve tebliğ ederler.
“De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim.
Bana ve size ne yapılacağını da
bilmem. Ben sadece bana vahy olunana
uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
46/Ahkaf, 9
“Peygambere düşen sadece açık duyurmaktır.”
24/Nur, 54
“Sen sadece bir uyarıcısın.” 35/Fatır,
23, 24 – 38/Sad, 65
“De ki: Ben yalnızca sizin gibi bir insanım.
Şu var ki bana ilahınızın sadece
tek Allah olduğu vahy olunuyor. Artık
her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa
iyi iş ve amel yapsın. Rabbine ibadette
hiçbir şeyi şirk koşmasın.” 18/Kehf, 110
– 41/Fussilet, 6
“Kur!an hak olduğu halde kavmim
Kur’an-ı yalanladı. De ki: Ben size vekil
ve kefil değilim.” 6/Enam, 66, 104
Peygamberlerin ve bizim Peygamberimizin
görevi ve yetkileri Allah tarafından
Kur’an’da bu ve benzeri diğer
ayetlerle açıklanmıştır. Peygamber elçidir,
yol gösterir, ancak vahy yani kitap
Kur’an ile, ne Allah’ın azabını ne de lütfunu
imanı dilediğine isabet ettiremez.
“Resulüm sen sevdiğini hidayete
erdirip ulaştıramazsın. Ancak Allah dilediğine
hidayeti verir ve onları Allah
bilir.” 28/Kasas, 56
“Sen ölülere işittiremezsin, arkalarını
dönüp giden sağırlara da daveti duyuramazsın.”
27/Neml, 80
Allah’ın takdir edip vermediği yetkileri
peygamberlere vermek, şirk tir,
ortak koşmaktır. Bunu söylemek peygambere,
ne saygısızlık, ne peygamberi
devreden çıkarmak, ne peygamber siz
bir din anlayışı ortaya koymaktır. Birilerinin
peygamberi ve peygamberleri
ilahlaştırmalarını Allah’ın emri Kur’an
ayetleri ile, verdikleri yetki ile sevip, tanımak
ve ilahlaştırmamaktır.
Şunu da iyi bilmek gerekir ki, peygamberlerin
günah işlemez kullar olarak
düşünmek yanlıştır. Yaratılan kullar
kul oldukları için mutlaka günah işlerler.
Bunun aksini iddia etmek peygamberleri
ilahlaştırmak olur bu da şirk olur.
Bu ayetler Allah tarafından gönderilip,
peygamberlerin ve bizim Peygamberimizin
yetkilerini sınırlamış ve açıklamıştır.
Buna rağmen, Allah Kur’an,
peygamber ne derse desin biz saygı ve
sevgide sınır tanımayız diyenler, şunu
yapmış oluyorlar. Kendi düşüncelerini,
duydukları sözleri ata dededen duyup
gördüklerini, geleneklerini ve hurafelerini,
Allah’ın emri Kur’an’ın önüne geçirmiş,
önceliği Allah’a değil diğerlerine
vermiş oluyorlar ve böylece din koyan
olmuş oluyorlar ve Allah’ın emrini yapmadıkları
için şirke düşmüş oluyorlar.
Onun için din bizi kulluk ve ibadetlerimize
değil de, Allah’ın lütuf ve merhametine
sığınmaya çağırır.

#kemalyavuz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.