8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

 

Her yıl ülkemizde etkinliklerle kutlanan Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bu hafta, dünü bu günü ve yarınıyla tekrar inceleyelim istiyorum. Olağan hale gelmiş söylemlerden bahsetmek istemiyorum zaten ortada olan ve her ay düzenli şekilde artan kadın cinayetleri geçen ay ki verilere göre Türkiye’de totalde 47 kadın cinayeti haberi haber  ajanslarında yayınlandı ve bütün kanallarda tekrar yinelendi.Çok üzücü manzaralar elbette kadın hakları adı altında kutladığımız bir gün de hakları bir tarafa bırakalım cinayetlerden bahsetmek zorundayız ne yazık ki, şiddet olayları ise çok farklı şekilde tekrar ele alınmalı.

Kadın hakları günü Dünya’da nasıl başladı merak edenlere hemen kısacaca anlatayım; 8 Mart 1857 tarihinde New York’ta bir dokuma fabrikası işçileri daha iyi çalışma şartları istemiyle greve başlamış ancak polisin işçilere saldırması, fabrikaya kilitlemesi ve ardından çıkan yangın dolayısıyla 129 kadın işçi can vermiştir. Bu olaydan yaklaşık 53 yıl sonra Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’da toplanan Uluslar arası Sosyalist Kadınlar Konferansında 8 Martın ’Dünya Emekçi Kadınlar Günü ‘olmasına karar verilmiş. Bu kısa bilgiden sonra  Türk kadınlarından, tarihimizden ,kadınlarımızın geçmişte neler yaptığından bahsetmek istiyorum. Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra Atatürk’ün bizlere verdiği haklar kadınları aydınlığa çıkarmış elbet fakat her zaman kadınların toplumda bir yer edinebilmesi için çok fazla uğraşlar verdiği ortadadır, tam bu noktada daha geçmiş tarihlere şöyle bir göz atalım; İlk Türklerde kadın hakları ne durumdaydı diye sorarsanız, çok çarpıcı manzaralarla karşılaşmak mümkün evdeki otoriteyi erkekle paylaşan kadınlarımız toplumda da oldukça saygın ve sosyaldi bir topluluğun yönetimine erkeklerden önce getirilebilecek kadar önemseniyordu. İslamiyetin Türkler tarafından kabul edilmesininde etkisiyle kadınların daha geri planda kalması toplumumuz tarafında olağan karşılandı sonraki dönemlerde genellikle toplumsal hayatın dışında kalan kadınlarımız evde olmaya ve çocuklarını yetiştirmeye daha meyilli hale geldi.

Dünya da ise kadınlar yoğun sanayileşme, endüstrileşmenin hakim olduğu batı ülkelerinde hak sahibi olabilmek için çabalamıştır özellikle iş yaşantısında var olabilmek, erkeklerle aynı haklara sahip olabilmek, siyasi yaşamın içine girebilmek daha iyi yaşam şartlarına kavuşabilmek amacıyla bir çok çaba ve çalışma içinde olmuşlardır.  Tabii ki bu dönemlerde işçilerin yoğun şekilde sömürüye maruz kalması ve toplumsal çalkantılardan kadınlar olumsuz etkilenmiştir. Bu açıdan batılı ülkelere kadınlara eşitlik sağlamış fakat bu eşitlik negatif bir eşitlik olmuştur kadınlar hem iş hayatında sömürüye maruz kalmış hem de toplumsal yaşantıda erkeklere oranla iki kat daha fazla yıpranmışlardır. Kadınlar yoğun çabalar harcayarak bu günkü haklarına kavuşabilmişlerdir .Türk kadınları Osmanlı döneminde meşrutiyetin ilanıyla başlayan çabalarıyla batılı kadınlarla girdikleri iletişimle haklarını aramaya başlar,fakat en fazla edinebildikleri hak sokaklarda daha rahat yürüyebilmek ve kendilerine özel yapılmış sosyal alanları değerlendirmek olmuştur. Abdülhamit döneminde ise kadınlar kısmen eğitim haklarına kavuşturulmuştur ve bağzı küçük işletmeler, imalathaneler kadınlara verilmiştir. Asıl Türk kadını haklarına kavuşması  Cumhuriyetin ilanıyla olmuştur. Dönemde Kadınlar Halk Fırkası adında bir partide kurmuştur . 1934 yılında ise ilk kadın milletvekilin meclise girmesi ve ardından gelen birçok hak kadınlarımızı laik, çağdaş görüşe sahip bireyler haline getirmiştir. Ülkemizde kadın haklarının korunması için çok çaba sarfedilmiş hala da bu çaba devam etmektedir. Kadınlar yıllardır pek çok konuda tartışma konusu, Batılı ülkelerde daha çok kadınlar erkeklerle eşit mi olmalı yoksa pozitif ayrımcılık yapılmalımı? Gibi konular tartışılırken Türkiye’de kadınların cinsel obje olarak algılanması,cinayetler, namus davaları gibi konular güncelliğini korumaya devam ediyor. Kadın koruma evleri, kanuni değişiklikler, aileyi koruma çabaları ile yapılan çeşitli düzenlemeler, kadınlarımıza haklar sağlamayı bırakın cinayetleri dahi engelleyemiyor. Çözüm nedir? Diye sorarsanız toplumu baştan eğitmek imkansız olacaktır toplumu ve sorunları yine kadınlar,eğitimli kadınlar düzeltecek ve  gelecek nesli yetiştirecek olan eğitimli ve vizyon sahibi her kadın kendi türünün toplum geleceğinin teminatı olacaktır.

#sebihaergün #kayseridengepsikolojikdanışmanlık

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.