KORKUNUN DÜŞMANI NEDİR?

 

Yeryüzünde yaşamış ve yaşayacak olan bütün insanların içerisinde farklı korku türleri vardır. Çok farklı çeşitleri olan bu duygu insanın doğasında vardır ve yok etme şansı da yoktur. Çünkü insan kuşkucudur, kaygılıdır, tedirgindir ve gelecekte neler yaşayacağını bilemediği için oluşan belirsizlik zihin de ki korkuyu besler. O kadar çok korkuları vardır ki saymakla bitmez. Kaybetmekten, belirsizlikten, yenilikten, başarısızlıktan, dışlanmaktan korkar. Dikkat edersek saydığımız bütün korkular düşüncededir, sanaldır ve gerçek değildir ama onu besleriz, büyütürüz zihnimizde. O kadar büyür ki bizi etkisi altına alarak tutsak eder, içersinden çıkılamayacakmış gibi düşünmemizi sağlar. İnsanların birçoğu bunun farkında olmadığı için bütün korkularını kamufle edebilmek için daha agresif ve saldırgan olurlar. En saldırgan ve en öfkeli insanların korkuları en çok olandır, zihinlerin de ki yenemedikleri korkuları onlara, saldır ki kendini koruyasın emrini verirler. Baskı kurarak, kavga ederek ve saldırarak kendilerini savunduklarını zannederler. Etrafın da ki bütün herkese zarar verdikleri gibi kendilerine de ciddi zararlar verirler. Çok cesur ve cesaretli gibi görünen birçok kişinin özünde kontrol edemediği ve içlerinde her an büyüyen korkuları oldukça fazladır. Bu kişileri yöneten, yönlendiren bu duygudur. İnsanların önemsediği her şey değerlidir ve değerli olan bütün olguları kaybetmekten korkarlar. Bu duygu ve düşünceler bilinçaltına öyle yerleşmiştir ki kaybettiklerin de kendileri yok olacakmış, bitecekmiş gibi hissetmelerine neden olur. Bu olumsuz duygu ve düşünceler insana yapmaması gereken bütün davranışları ve tutumları sergilemesine sebep olur.

Korkuyu daha iyi anlamak için onu karanlığa benzetelim, tıpkı korku gibi karanlıkta sanaldır. Düşündüğümüzde karanlık diye bir gerçeklik yoktur, ışık olmadığı için karanlıktır. Işık varsa karanlık yoktur, ışık olmadığın da karanlık var olabilir. Dolaysıyla siz istediğiniz kadar karanlığı yok etmeye çalışın yapamazsınız, onun panzehiri ışıktır. Işık geldiği anda karanlık kendiliğinden yok olacaktır. Korku da karanlık gibidir, siz istediğiniz kadar mücadele edin korkuyu yok edemezsiniz hatta onunla savaştıkça daha da yoğunlaşır ve galip gelen korku olur. Sizi bütünüyle himayesine alır hatta yönetmeye başlar, siz onunla uğraştıkça enerjinizi de tüketir. Karın bölgeniz de sıkıntılar oluşmaya başlar, midenize zarar verir, böbrek ve bağırsaklarınız da sorunlar oluşabilir. Bu kadar çok sorunu oluşturan bu duyguyu yok edebilen başka duygulardır yani SEVGİ ve GÜVEN.

Sevgi, korkunun en büyük düşmanıdır, rahatlıkla kontrol edebilir. Sevgi arttıkça korkuda kendiliğinden kaybolacaktır ama koşulsuzca olursa. Biz insanlar sevgimize dahi koşul ve şartlar yerleştiriyoruz. Bunu yaparsa severim, istediğim olursa daha çok severim, başarırsa severim gibi sevgi için olmadık koşullar üretiyoruz. Koşulsuz ve şartsız olan sevgi arttıkça bizleri rahatsız eden korkularımızdan da kolaylıkla arınabiliriz. Duygularımızı bu sevgiyle rahatlıkla kontrol edebiliriz. Korkularımızla uğraşıp mücadele etmektense kalbimiz de mevcut olan masumane sevgiyi çoğaltabilmeliyiz ve yüceltebilmeliyiz. Sevgi çoğaldıkça korku kendiliğinden eriyip gidecektir. Yaradanın kalbimize yerleştirdiği koşulsuz sevgi sayesinde aşamayacağımız hiçbir sorun yoktur. Başımıza gelen bütün musubetlerin temelinde sevgisizlik vardır. Sevginin olmadığı her yerde her türlü olumsuzluk rahatlıkla barınabilir. Sevgi ışıktır, aydınlatır, önümüzü görmemizi sağlar, zihnimiz de ki bütün negatif düşünceleri tek başına yok edebilecek kadar güçlüdür. Çünkü sonsuzdur, ölçülemez ve tartılamaz, o kadar büyüktür ki kendi öz değerlerimizi fark etmemizi ve özümüze dönmemizi sağlar. Koşulsuz ve şartsız Allah sevgisi, insanlara, doğaya, ailemize, işimize olan sevgimiz çoğaldığında bizim korkularımız da unutulup gidecektir.

Korkunun diğer düşmanı da güvendir, içimiz de ki güven duygusu azaldıkça korkularımız da artar. Kendimize ve insanlara olan güvenimiz bazı durumlar da sarsılabilir. Oysa, kendisine güvenen, duygularını rahatlıkla kontrol edebilen, kendisini daha iyi tanıyan kişilerin korkuları yok denecek kadar azdır. Korku onları değil onlar korkularını yönetirler ve istedikleri gibi kontrol edebilirler. Yapması gerekeni en güzel şekilde yapan, elinden gelenin en iyisini yapan ve sonsuz tevekkül içerisinde olan bir kişiyi ne korkutabilir ki? O, öncelikle İlahi güce ve adalete sonsuz güveniyordur, tedbirini en güzel şekilde almıştır ve takdirin Rabbine ait olduğunu bilir ve gerçekten teslim olur. Sonuç her ne olursa olsun kendi hayrına olacağına inanan, Rabbine sonsuz bir teslimiyet içerisin de güvenen, kendinden ve inançlarından emin olan, her işini sevgiyle yapan insanları korkuları yönetebilir mi?  O halde korktuklarınızdan arınabilmek için onunla mücadele etmeyi bırakın. Zihniniz de büyüttüğünüz ve sadece düşünceden ibaret olan korkularınızı bir kenara bırakın. Sonsuz olan sevginize odaklanın, daha çok ve koşulsuz sevmeye niyet edin, yaşamın akışına ve kendinize daha çok güvenin. Bunlar sizin ışığınız ve bu ışık sayesinde karanlıktan kolaylıkla ve rahatlıkla kurtulabilirsiniz.

Sevgiyle kalın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.