TOPLUMSAL DEPRESYON

Depresyon çok bilinen psikolojik rahatsızlıktır.Aslında depresyondan önce mutluluk nedir insanlar neden mutsuz diye bir sorgulama yapmamız daha doğru. Bir çok faktör sayabiliriz fakat mutsuz ruh hali insanlarda bir anda tezahür etmez küçük küçük kaygılar,olanaksızlıklar belki çaresizlikler birikerek mutsuz ruh halini yaratır. Depresyon kişilerin kendilerini üzgün ve boşlukta hissetmesidir, depresyonda olan kişi kederli  ruh yapısına sahiptir yani yaptığı hiçbir işten zevk alamaz etrafına pozitif enerji veremez ,içine kapanır, daha önce yaptığı işlerden zevk alamaz hale gelir,enerjisi hiç  yoktur ve kendini sürekli değersiz hisseder, geçmişte yaptığı küçücük bir hatadan dolayı bile kendini suçlayabilir, depresyon tedavi edilmezse daha da ilerleyerek kişiyi işin içinden çıkamayacağı  bir ruh haline sürükleyebilir. Hatta kişi iyileşemezse intiharla ilgili düşünceleri dahi aklından geçirmeye başlayabilir.

Depresyonun bireysel farklılıklardan olduğunu düşünsek de genellikle kişileri depresyona sürükleyen sebepler toplumsal olmaktadır.Özellikle Kayseri örnekleminde kendi tecrübelerimle konuyu ele aldığımda depresyonu tetikleyen sebeplerin başında toplumsal sıkıntılar geldiğini söyleyebilirim ve depresyona giren kişi sayısı yıllar içerisinde sürekli artış gösterdiğini de görmek mümkün.Diğer bir gözlemim ise depresyona giren kişiler hemen bir psikiyatr ile görüşerek ilaç alma yoluyla iyileşmeye çalışmasıdır. Terapi alma yolunu seçen kişi sayısı oldukça düşüktür.

Depresyonun yada mutsuz ruh halinin toplumsal sebeplerine genel olarak baktığımızda şehir hayatının insanları aşırı derecede yorması, iş dışında sosyal aktivitelere zaman ve para ayırma,çocukların bakımı okul ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması yaz okulu spor okulu vs. bu saydığım faaliyetlerin hepsi kişilerde kaygı,sürekli bir yerlere yetişme çabası stres ve olumsuz ruh halini tetikler.Aslında bütün bu çabaların ardında kişilerin belli bir yaşam standardını yakalama kaygısı ve çabası yattığı açıktır az gelir sahibi kişilerde büyük çabalar sarfederek kendi yaşam standartlarını yukarı taşımaya çalışmaktadır bu durumda tehlike çanları çalıyor demektir. Bu standartlar yakalanamadığında kişilerde hayal kırıklığı kendini aşağılanmış hissetme gibi durumlar açığa çıkar. Durumun vehametinin farkına varamayanlar depresyona girmeseler dahi mutlu ruh hallerini kaybederler. Oysa Türk geleneklerinde ve yaşam tarzında bu tür davranışların önüne geçecek önemli davranış kalıpları mevcuttur akrabalarla zaman geçirme sıcak aile ortamı sohbet etmek ailece oyunlar oynama gibi fakat ne yazık ki bu geleneklerin çoğu ülkemizde önemini kaybetmiş yada çok az önem arzeder hale gelmiştir.Artık bir yetişkine yada çocuğa mutluluk nedir diye sorulduğunda açık söyleyemese de kendisini başkalarıyla sürekli kıyaslayarak daha fazla maddi ve sosyal ihtiyaç karşılama çabasında olduğunu görmek mümkündür tabiî ki iktisat bilimi çerçevesinde yorum yapamayız öyle olsaydı insan ihtiyaçları zaten sınırsız ne yapalım diyebilirdik..Keyfi ihtiyaçlar dışında birde işsizlik var tabi maddi imkansızlıklar gelecek kaygısı en temel depresyon kaynağıdır , gençler ve çocuklarda da depresyon oranlarına baktığımızda oldukça yüksektir. Depresyona girme oranı çocuk depresyonu çok farklı bir konudur.Çocukların ruh dünyaları bizimkilerden daha karışıktır çocuklar etraflarında olan biten bütün olumsuzluklardan kendilerini sorumlu tutarlar özellikle çevresindeki kişilerin duygusal yıkımlarını hisseder ve hemen bu kötülükleri emerler çocuklar depresyona girdiğinde onları gözlemleyerek farkına varabilirsiniz.Çocuklar depresyondaysa önceden yaptığı davranışların tersini yaparlar genellikle çok konuşkan bir çocuk hiç kimseyle iletişime geçmez duruma gelebilir çok iştahlı bir çocuk yemeden içmeden kesilebilir uyku düzeni bozulabilir böyle durumlarda ebeveynlerin iyi gözlem yapması gerekir ve zamanında bir terapistle görüşmeleri çocuğu da bir çocuk psikoloğuna götürmeleri yerinde olacaktır.

Mutluluğu bizler kendimiz yaratmalıyız depresyon canavarı mutluluğun olduğu yere girmeye cesaret edemez.Mesela spor yapmalıyız spor yapmak beynimizde endorfin hormonu salgılamamıza sebep olur ve bu bizde mutluluk yaratır özellilikle güzel ve güneşli havaları değerlendirelim kısa yürüyüşler yapalım hava çok güneşli olmasa dahi açık havada vakit geçirelim bize kendimizi mutlu hissettirecek şarkılar dinleyelim kendimizi sosyalleşmekten alı koymayalım arkadaşlarımızla görüşmeye zaman ayırmaya özen gösterelim.Bütün bunlar dışında kendimizin bir insan olarak zaten çok değerli olduğumuzu unutmayalım bu arada ben mutlu olacağım mutlumuyum ne zaman mutlu olacağım diye düşünerek kendimizi yormayalım ruh halimiz bir günde inişli çıkışlı şekilde sürekli değişiklik gösterir genel olarak olaylara bakış açımızın pozitif olması bizlere yetecektir. Mutlu haftalar ..

AİLE TERAPİSTİ;SEBİHA ERGÜN                                                                                                                               #kayseridengepsikolojikdanışmanlık #sebihaergün

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.